Bu Blogda Ara

Sayfalar

7 Nisan 2017 Cuma

Zeytinin Tarihçesi

Zeytinin Tarihçesi insanlık tarihi kadar eski olmasına rağmen kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Nerede ne
zaman ve nasıl başlandığını gösteren somut bir veriye ulaşılamamış olup Arkeologların Akdeniz coğrafyasında yapmış oldukları araştırmalarda birçok yerde yabani zeytin buluntularına rastlanmıştır.
Tarımsal anlamda zeytinin ilk yetiştirilmeye başladığı yer Suriye olarak kabul edilmektedir. Arkeolog ve paleo-botanikçilerin yapmış oldukları araştırmalar ve elde edilen bulgular M.Ö VI yüzyılda Suriye’de tarımsal anlamda zeytin yetiştiriciliği yapıldığını göstermektedir. Bu konuda değişik fikirler öne sürülse de genel kabul gören düşünce ilk tarımsal zeytin üretiminin Suriye’de yapıldığıdır.

Suriye sınırları içerisinde yetiştirilen zeytin üç kol üzerinden dünyaya yayılmıştır. Irak ve İran üzerinden giden kol zamanla Pakistan ve Afganistan’a kadar uzanırken ikinci kol Suriye ve Mısır üzerinden Akdeniz’e kıyısı olan ülkelere yayılmış en büyük üçüncü kol ise Batı Ege üzerinden Ege Adaları, Yunanistan, İtalya, Fransa üzerinden İspanya’ya ulaşarak Avrupa üzerindeki ilerlemesini tamamlamıştır. İtalya üzerinden geçen kol zamanla Sicilya Adası üzerinden Kuzey Afrika’ya geçmiş ve Mısır üzerinden gelen ikinci kolla birleşince Akdeniz havzasındaki ilerlemesini tamamlamıştır. XVI. yüzyılda Amerika’ya ulaşan İspanyollar beraberlerinde zeytini de getirmişler ve böylece zeytin dünya üzerindeki ilerlemesini tamamlamıştır

Avrupalılar zeytinle Romalılar sayesinde tanışırken, dünyaya yayılmasında Girit’liler büyük rol oynamışlardır. Akdeniz’de ticaret yolları üzerinde yer alan Girit’liler yaklaşık 3.000 yıl zeytinyağı ticaretine yön vermişlerdir. Ada üzerinde Tunç Çağında (M.Ö 3.500) kurulmuş olan Avrupa’nın en eski medeniyeti olan Minos’un başkentinde yapılan kazılarda elde edilen veriler Girit’lilerin zeytinyağı ticaretinde ne kadar ileri olduğunu göstermektedir. Çözülmüş tabletlerde zeytinyağı üretim ve ticaretinin yapıldığı yerlerin kayıt altına alındığı görülmektedir
Girit uygarlığının en önemli yapılarından olan Knossos ve Faistos saraylarında ortaya çıkarılan oldukça büyük depolar ve bu depolarda bulunan boyu iki metreyi geçen zeytinyağı küpleri o dönemde zeytinyağı ticaretinin geldiği noktayı gösteren en önemli bulgulardır.
Minos uygarlığının ilk dönemlerinde ilkel şartlarda gerçekleştirilen zeytinyağı üretimi uygarlığın en parlak dönemine ulaştığı M.Ö 1.700 lü yıllarda taş silindirleri kullanmaya başlamışlardır. Üretimin hızlanması ile ihtiyaç fazlası zeytinyağını Afrika ve Avrupa’ya pazarlamaya başlayan Minos Uygarlığının saraylarında bulunan amforaların üzeri nerdeyse tamamen zeytin süslemeleri ile bezenmiştir. Zeytinin Tarihçesi ni yansıtan bu süslemelere Kral Minos’un Knossos Sarayının duvarlarında da rastlanmaktadır.

Firavun Tutankhamun’un mezarında bulunan zeytinyağı küpleri bu tarihlerde zeytinyağının sadece yemeklik olarak değil dinsel ayinler içinde kullanıldığını göstermesi açısından önemlidir. Mezarda bulunanlar bugün Kahire müzesinde sergilenmekte olup bunların arasında zeytinyağı küpleri de bulunmaktadır. (Tutankhamun M.Ö. 1344-M.Ö. 1323 yılları arasında yaşamıştır.)
Dinde Zeytinyağı
Bütün kutsal kitaplarda zeytinden bahsedilmiştir. Kuranı Kerimde“Allah, göklerin ve yerin nurudur. O’nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip-iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.” (Nur Suresi, 35) yazmaktadır. Ayette de görüldüğü gibi zeytinden mübarek bir meyve olarak bahsedilmektedir.
Yine Kuranı Kerimde “Sizin için Tur-i Sina'da yetişen bir ağaç meydana getirdik ki bu ağaç hem yağ (zeytinyağı) hem de yiyenlerin ekmeğine katık edecekleri (zeytin)verir" (Müminun Suresi, 20.) Ayet’te zeytinin incirle birlikte Sina Dağına Allahü Teâlâ’nın bir hediyesi olarak indirildiğini yazmıştır.
Bir başka ayette ise “Hiçbir yere ait değildir, Ne doğuya nede Batıya… Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu Kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, herşeyi bilendir.” (Nur Suresi, 35)

Yine Kuranı Kerimde "İnsan aldığı gıdalara bir baksın! Biz yağmuru gökten bol bol yağdırdık. Sonra (bitkiler bitsin diye) toprağı nasıl yardık. Kendinize ve hayvanlarınıza bir gıda ve fayda olması için yeryüzünde ekinler, üzüm bağları, yoncalar, zey­tinler, hurmalar, iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayır­lar bitirdik"( Abese Suresi, 24-32; ayrıca bk. En'am Suresi, 99, 141; Nahl Suresi, 11; Nur Suresi, 35. )” adı geçen faydalı gıdalar arasında sayılmıştır.

Hz Adem ölüm döşeğindeyken vaktin dolduğunu hissettiğinde oğlu Şit’i çağırarak cennete giderek Allah’tan tüm insanların affedilmesini dilemesini söyler. Şit Hz Adem’in dileğini gerçekleştirmek için cennete geldiğinde cennetin bekçiliğini yapan melek kendisine Bilgi Ağacından üç adet tohum verir. Bu tohumları babası öldüğü zaman ağzına koymasını ve tohumları ağzından çıkarmadan gömmesini söyler. Şit meleğin söylediklerini aynen yapar tohumları babasının ağzından çıkarmadan Tabor dağına gömer.
Kısa bir süre sonra mezardan üç ağaç boy vermeye başlar. Ağaçlardan biri Sedir, ikincisi Selvi, üçüncüsü ise Zeytin Ağacıdır. Zeytin Ağacı bu üç ağaç içerisinde ilk yeşeren ağaçtır.
Üç kutsal dinde de çok büyük önem taşıyan Zeytindağın da Hz İsa’nın ruhunun gökyüzüne yükseldiği günden bugüne canlılığını sürdüren zeytin ağaçları vardır. –ki bu yaklaşık 2.000 yıl demektir. Yine Hıristiyanlığa göre Hz İsa’ya peygamberlik bu dağda verilmiş ve ruhu buradan yükselmiştir.
Nuh tufanında sular dinginleştiğinde canlılığın belirtisi olarak kuğu ağzında zeytindalı taşımaktadır. Yine Musevi inancına göre Mesih Zeytindağı’na inecektir. Yahudiler antlaşma sandığını zeytinyağı ile kutsamaktadırlar.
İslamiyet’e göre ise Sırat köprüsü Haram al-Sharif ile Zeytindağı arasında kurulacaktır.
Zeytinyağı eski Mısırda arınmada ve firavun mezarlarında, Romalılarda kutsal ekmeğin saklandığı mihrabı aydınlatmada, Avrupalılarda gücün ve yetkinin göstergesi olarak kralların taç giyme törenlerinde kullanılmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Blog Arşivi