Kaya
Tuzları hakkında yalan haber
Değerli okurlar; Sosyal medyada „Kaya tuzunda
‘plütonyum’ ve kanser yapan ‘talyum’ var“ diye bir yalan haber dolaşmaktadır.
Üstelik bu düzmece haberi Sağlık Bakanlığı’nın raporuna göre de
dayanaklandırmışlar.
Ülkemizdeki tuz tartışmalarının kaynağı
„Yaşamın gizemi su ve tuz“ ile „Kanser öldürmek için değil yaşatmak içindir“
adlı kitaplarımız sebep olduğu için, doğal olarak bu konunun muhatabı biz
oluyoruz. Sosyal
sorumluluk gereği bu yalan haberin sebebini ve kimler
tarafından üretildiğini birlikte analiz edelim.
Buhaberin kaynağı sağlık bakanlığı değildir,
ama inandırıcılığını arttırmak için sağlık bakanlığının adı kullanarak böyle
bir düzmece haber yayınlanmıştır. (Aslında kaya tuzu ticaretini yapanlar bu
düzmece haberi „serbest rekabet kurallarına aykırılıktan“ dolayı cumhuriyet
savcılığına suç duyurusunda bulunabilirler.)
Türkiye’deki tuz ticareti „TUZ TEBLİĞİ“ ile
belirlenen kurallara göre yapılır. Bu tebliğ ise İl ve Tarım bakanlığı
tarafından denetlenir. Tuzların sağlık bakanlığı ile ilişkisi yoktur.
16 Ağustos 2013 CUMA günü Resmî Gazete de
28737 sayı ile yayınlanan TÜRK GIDA KODEKSİ TUZ TEBLİĞİ (TEBLİĞ NO: 2013/48)’
ne göre bütün kaya tuzlarından bir numine alınarak analiz ettirilir. Bu analiz
kuralları tuz tebliğine görre şöyledir.
Numune alma ve analiz
metotları
MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ
kapsamında yer alan ürünlerden numune alınması ve analizleri, Türk Gıda Kodeksi
Yönetmeliğine uygun olur.
Kaya tuzları analiz ettirildikten ve sağlığa
zararlı olmadığı tespit edildikten sonra satış yapma izni verilir. Bu ithal
tuzlarda daha sıkıdır. İster sofralık tuz olsun ister gıda sanayi tuzu olsun
ithalatçı firma herşeyden önce İl Tarım müdürlüğüne ithal edeceği tuzun sağlığa
zararlı olmadığına dair bir sağlık sertifikası ister. Üstelik siz bu
sağlıksertifikasını istediğiniz yerden alamazsınız. İl Tarım bakanlığı tuzu
ithal edeceğiniz her ülkede sağlık raporunu alabileceğiniz kurumu kendisi
belirler.
İkinci adımda ise TUZ gümrüğe geldikten sonra
İl Tarım müdürlüğünün kontrol memurları tarafından tuzdan tesadüf yöntemiyle
örnekler alır ve analiz ettirir. Burda da sağlığa zararlı olduğu tespit
edilirse hemen geri gönderilir ve ithalatcı firmaya sağlığa zararlı gıda maddesi
ithal ettiği için işlem yapılır.
Şimdi hal böyleyken sağlık bakanlığının çıkıp
da böyle saçma sapan bir haber üretmesi bir suçtur. Şöyle ki, tarım bakanlığı
sağlığa zararlı bir maddenin piyasaya sürülmesine izin verdi demektir ki bu
ceza kanununa göre kamu sağlığını tehlikeye sokmak suçu işlemiş olur. Yani İl
tarım bakanı „Türk ceza kanunun 185, 186 ve 187. Maddesie göre Kamunun
sağlığını tehlikeye sokmak suçu işlemiştir. Bu işler yalan bir haber üretmek
kadar kolay olmuyor. Bu nedenle bu haber tamamen gerçek dışıdır.
Peki bu düzmece haberi kim niye üretir?
Ülkemizde „Yaşamın Gizemi Su ve tuz“,
ve özellikle de „kanser öldürmek için değil yaşatmak içindir“ adlı
kitaplarımızın yayınlanmasından sonra, ticarete geç kalmış hemen herkes önce
Himalaya tuzu, sonra da kaya tuzlarının ticaretine başlamıştır. Bunlara
televizyonda popüler olan sağlık sağlık program yapımcılarından tutun da
bitkisel tedavi yapan doktorlara kadar. Ben 2010 yılında Çankırıda bir tuz
mağarasını ziyaret ettiğimde mağaradan kamyonlarla çıkarılan tuzun fiyatını
sordum. Dediler ki bu kamyon 20 TL. Evet yanlış okumadınız 20 ton tuzun fiyatı
yirmi liraydı. Daha henüz tüccarlar tuzun (sağlıktaki sırrını boş verin)
ticaretteki sırrını henüz keşfetmemişti.
Ticaretteki sırrını keşfedince, Çankırı
tuzunu Himalaya tuzu diye piyasaya sunup kilosunu o yıl 30 liradan satmaya
başladılar. Yanlış duymadınız bir kamyonu (yani en az 20 ton) yirmi lira olan
Çankırı tuzunu şimdi birileri 1 kiloğramını 30 liradan satmaya başladılar. Bu
aradaki korkunç farktan dolayı kaya tuzu tüccarları inanılmaz bir propagandaya
başladılar. Artık her tarafta tuz muhabbetleri oluyordu. Ve kaya tuzu satışları
birden refine tuz satışlarını dibe vurdurdu. Eh rafine tuz satıcıları peki
sessiz sedasız piyasadan çekilip, „efendim siz haklısınız bizim tuzlarımız
zehirliymiş“mi diyeceklerdi. Hayır. Onlar da doğal olarak karşı atağa geçtiler
ve düzmece haberler ile kaya tuzlarının satışını engellemeye çalışıyorlar.
İşte hal böyle olunca, yani bir ticaret
kavgası olduğundan artık haberin içeriğindeki ayrıntıların da tardışmak için
bir önemi kalmamıştır.
Kaya tuzlarının içeriği, insan yaşamındaki ve
özellikle insan sağlığındaki yerini kavrayabilmek için kitaplarımızı okumanızı
tavsiye ederiz.
Ancak bu düzmece haberde şöyle ilginç bir
sosyal deney yaşandı tabi. Bu haberin sosyal medyada paylaşanlarına
baktığımızda, bu kişiler iktidarın en keskin eleştiricileriydi. Burda bir
sosyolog olarak beni düşündüren şuydu. İktidarın bu kadar acımasız
eleştirenleri neden bu haberde hiçbir seçiciliğe, hiçbir düşünmeye yer vermeden
hemen paylaşmaya geçmiştiler. Bu demektir ki sosyal medyayı kullananların bir
çoğu ne yaptığının farkında değil. Sadece reaksiyoner. İkincisi ise sosyal
medya ile algı operasyonu yapmak çok kolay.
Aykırı düşünmek güzel ama eğer
farkındaysanız. Sadece reaksiyonerseniz ve aykırı olduğunuzu sanıyorsanız
lütfen uyanın bu gafletten.
Yücel Aydemir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder